Hiç kimse doğal seleksiyon mekanizmalarıyla yeni bir tür
üretememiştir. Hiç kimse böyle bir şeyin yakınına bile yaklaşamamıştır.
Bugün neo-Darwinizmin en çok tartışılan konusu da budur.
Doğal seleksiyon, bulundukları coğrafi konumun doğal şartlarına uygun yapıda olan canlıların hayatlarını ve nesillerini sürdüreceklerini, uygun yapıda olmayanların ise yok olacaklarını öngörür. Örneğin yırtıcı hayvanların tehdidi altında olan bir geyik sürüsü içinde, doğal olarak hızlı kaçabilen geyikler hayatta kalacaktır. Ama bu süreç, ne kadar uzun sürerse sürsün, geyikleri bir başka canlı türüne dönüştürmez. Geyikler hep geyik olarak kalırlar. Nitekim evrimcilerin “doğal seleksiyonun gözlemlenmiş örneği” olarak gösterdikleri nadir birkaç olaya baktığımızda, bunların basit birer göz boyama olduklarını kolaylıkla görebiliriz.
Doğal seleksiyon, bulundukları coğrafi konumun doğal şartlarına uygun yapıda olan canlıların hayatlarını ve nesillerini sürdüreceklerini, uygun yapıda olmayanların ise yok olacaklarını öngörür. Örneğin yırtıcı hayvanların tehdidi altında olan bir geyik sürüsü içinde, doğal olarak hızlı kaçabilen geyikler hayatta kalacaktır. Ama bu süreç, ne kadar uzun sürerse sürsün, geyikleri bir başka canlı türüne dönüştürmez. Geyikler hep geyik olarak kalırlar. Nitekim evrimcilerin “doğal seleksiyonun gözlemlenmiş örneği” olarak gösterdikleri nadir birkaç olaya baktığımızda, bunların basit birer göz boyama olduklarını kolaylıkla görebiliriz.
Endüstri Devrimi Kelebekleri
Douglas Futuyma’nın 1986 yılında yayınladığı Evrim
Biyolojisi isimli kitabı, doğal seleksiyon teorisini en açık biçimde
anlatan kaynaklardan biri olarak kabul edilir. Futuyma’nın bu konuda
verdiği örneklerin en ünlüsü, endüstri devrimi sırasında İngiltere’de
bulunan kelebek popülasyonunun renklerinin koyulaşmasıdır. Sadece
Futuyma’nın kitabında değil, evrim teorisi lehinde yazılmış hemen her
biyoloji kitabında söz konusu Endüstri Devrimi Kelebekleri hikayesini
bulmak mümkündür.
Hikaye, İngiliz fizikçi ve biyolog Bernard Kettlewell
tarafından 1950′li yıllarda gerçekleştirilen bir seri deneye
dayanmaktadır ve özeti şudur: İngiltere’de endüstri devriminin başladığı
sıralarda, Manchester yöresindeki ağaçların kabukları açık renklidir.
Bu nedenle bu ağaçların üzerlerine konan koyu renkli (“melanic”) güve
kelebekleri, bunlarla beslenen kuşlar tarafından kolayca farkedilirler
ve dolayısıyla yaşama şansları çok azalır. Fakat elli yıl sonra endüstri
kirliliğinin sonucunda ağaçların üzerindeki açık renkli likenlerin (bir
tür yosun) ölmesiyle kabukları koyulaşır ve buna bağlı olarak bu kez
açık renkli güveler kuşlar tarafından sık olarak avlanmaya başlarlar.
Sonuçta açık renkli kelebekler sayıca azalırken, koyu renkliler fark
edilmedikleri için çoğalırlar. Evrimciler ise, bu sürecin teorilerinin
büyük bir delili olduğu, açık renkli kelebeklerin zamanla koyu renkli
kelebeklere dönüşüp evrimleştikleri gibi bir göz boyamaya başvururlar.
Oysa bu örneğin-doğruluğu varsayılsa bile-evrim teorisi
lehinde bir delil olarak kullanılamayacağı açıktır. Çünkü yaşanan doğal
seleksiyon, daha önce doğada var olmayan bir türü ortaya çıkarmış
değildir. Endüstri devrimi öncesinde de kelebek popülasyonu içinde siyah
bireyler zaten vardır. Sadece, var olan kelebek türlerinin sayıları
değişmiştir. Kelebekler “tür değişimi”ne yol açacak biçimde yeni bir
organ ya da özellik edinmemişlerdir. Oysa bir kelebeğin başka bir canlı
türüne, örneğin bir kuşa dönüşebilmesi için kelebeğin genlerinde sayısız
değişiklik, ekleme ve çıkarmalar yapılması, bir başka deyişle, kuşun
fiziksel özelliklerine ait bilgileri içeren apayrı bir genetik program
yüklenmesi gerekir.
|
İngiltere’deki Sanayi Devrimi kelebekleri örneği, doğal seleksiyonla evrimleşmenin en önemli delili olarak gösterilir. Oysa ortada hiçbir şekilde evrimleşme yoktur, çünkü yeni bir kelebek türü ortaya çıkmamıştır. Solda sanayi devrimi öncesi, sağda ise sonrasındaki ağaçlar ve üzerlerindeki kelebekler görülüyor. |
Endüstri Kelebekleri ile ilgili evrimci hikayeye
verilecek genel cevap budur. Ancak konunun daha da ilginç bir yanı
vardır: Hikayenin sadece yorumu değil, kendisi de yanlıştır. Moleküler
biyolog Jonathan Wells’in 2000 yılında yayınlanan Icons of Evolution
adlı kitabında açıkladığı gibi, hemen her evrim yanlısı biyoloji
kitabında yer alan ve bu nedenle bir “ikona” (kutsal kabul edilen
sembol) haline gelmiş olan Endüstri Devrimi Kelebekleri hikayesi,
gerçekleri yansıtmamaktadır. Wells, hikayenin “deneysel kanıtı” olarak
bilinen Bernard Kettlewell’in çalışmasının, aslında bir bilimsel skandal
niteliğinde olduğunu anlatmaktadır. Bu skandalın bazı temel unsurları
şöyle sıralanabilir:
- Kettlewell’in deneylerinden daha sonra yapılan birçok araştırma, söz konusu kelebeklerin sadece bir tipinin ağaç gövdesine konduğunu, diğer tüm tiplerin, yatay dalların alt kısımlarını tercih ettiğini ortaya koydu. 1980′li yıllardan itibaren, kelebeklerin ağaç gövdelerine çok çok nadir olarak konduğu herkesçe kabul gördü. Bu konuda 25 yıllık bir çalışma yapan Cyril Clarke ve Rory Howlett, Michael Majerus, Tony Liebert, Paul Brakefield gibi birçok bilim adamı, “Kettlewell’in deneyinde kelebeklerin doğal davranışları dışında davranmaya zorlandıklarını, deney sonuçlarının bu yüzden bilimsel kabul edilemeyeceğini” bildirdiler.
- Kettlewell’in deneyini inceleyen araştırmacılar daha da çarpıcı bir sonuçla karşılaştılar: İngiltere’nin kirliliğe uğramamış bölgelerinde açık renkli kelebeklerin daha fazla olması beklenirken, koyuların oranı açık renklilerden dört kat fazlaydı. Yani Kettlewell’in iddia ettiği ve hemen her evrimci kaynakta tekrarlandığı gibi, kelebek nüfusundaki oranla, ağaç kabukları arasında bir ilişki (correlation) yoktu.
İşin aslı araştırıldıkça, skandalın boyutları büyüdü:
Kettlewell tarafından fotoğrafları çekilen “ağaç kabuğu üzerindeki güve
kelebekleri”, aslında ölü kelebeklerdi. Kettlewell bu ölü canlıları iğne
ve tutkal ile ağaca tutturmuş ve öyle görüntülemişti. Gerçekte
kelebekler ağaç gövdesine değil dalların alt kısmına kondukları için,
böyle bir resim elde etme şansı pek yoktu.
Bu gerçekler 90′lı yılların sonlarında bilim dünyası
tarafından öğrenilebildi. Onyıllardır “evrime giriş” derslerinin en
büyük malzemesi olan Endüstri Kelebekleri efsanesinin bu şekilde
çökmesi, evrimciler arasında düş kırıklığı yarattı. Bunlardan biri olan
Jerry Coyne şöyle diyordu:
Gerçeği (benekli kelebekler sahtekarlığını)
öğrendiğimde verdiğim tepki, 6 yaşımdayken, Noel hediyelerimi Noel
Baba’nın değil de babamın getirdiğini öğrendiğimde yaşadığım ümitsizlik
duygusu oldu.Böylece “doğal seleksiyonun en ünlü örneği” de, bir bilim
skandalı olarak tarihe geçmiş oldu. Bu skandal nedeniyle Darwinistler’in
tüm insanlığa bir özür borçları vardır!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder